×

Penana
US
search
Loginarrow_drop_down
Registerarrow_drop_down
Please use Chrome or Firefox for better user experience!
campaign Request update 0
Report this story
Dark Miracle
G
2.9K
0
0
24
0


swap_vert
#1
Dark Miracle
0 Likes
7 Reads
0 Comments

Karanlık Mucize

Bölüm 1: Sigara Dumanını Yakmadan Önce


Saatler geçiyordu. Lukas için çok geçti. Elindeki sigarayı bir kez daha yakmak istiyordu. Aniden bir karga gelip son sigarasını aldı. O kadar morali bozuktu ki her şey ona bir rüya gibi geliyordu. Saat sabahın 3'ü civarıydı.


Oradan, takım elbiseli, gülümseyen yüzlü şişman bir adam ona doğru yürüyordu. İçtiği paketlere rağmen Lukas rüya gördüğünü düşünüyordu.

Ama gerçekti. Adam ona doğru geliyordu.


Lukas ayağa kalkıp adama şöyle dedi:

— Bana rüya görmediğimi söyle. Beyaz gömlekli ve takım elbiseli bir adam, bu karanlığımda parıldayarak karşıma çıkamaz. Gerçek misin?


Adam hafifçe gülümsedi, bir not bıraktı ve ortadan kayboldu.

Lukas dedi ki:

— Ah, gerçekten rüya görüyorum…


Notu eline aldığında kendini bir anda yerde buldu. Geceler artık geçmiyordu. Sabah olduğunda Lukas için yıllar geçmiş gibi hissediyordu. Tüm sıkıntılarının arasında son kötü olay ailesinin onu terk etmesiydi. Şimdi sokaklarda yaşıyordu. Kaçaktı; sadece ekmek çaldığı için onu hapse atacaklardı. Birçok kişi daha kötü suçlar işlerken, onlar sadece Lukas'ı hedef aldılar.


Lukas gözlerini açtığında hemen mektubu aradı ve denizde yüzen bir kağıt gördü. Hemen atlamaya karar verdi. Bu onun son çıkış yoluydu. Hayatını düzene sokmak için—belki de bu onun için bir mucizeydi.


Yırtık giysilerini giyen Lukas suya atladı, kağıdı aldı, cebine koydu ve dışarı çıktı. Islak, terli giysilerinden damlayan her damla kirli zeminde bir koku yaratıyordu. Lukas kağıdı açtığında bir yer gördü ve hemen oraya gitmek için yola koyuldu.


Gücü kalmayan Lukas'ın taksiye verecek parası bile yoktu. Yürümeye başladı. Günler geçti ama Lukas hala oraya varamamıştı. Gittiği yollar ıssız mıydı? Yoksa birileri onunla oyun mu oynuyordu?


Orada bir kamyon belirdi. Lukas'ın perişan, bitkin halini görenler bile durmak zorunda kaldı. Lukas ezilmiş gibi davranarak aracın önüne atladı. Bu şekilde onu almak zorunda kaldılar. Lukas şoföre yol tarifi verdi ve bir sigara yakarak konuma doğru hareket etmeye başladı.


Lukas ilerledikçe bir bina gördü. Yeri orada olduğunu gösteriyordu. Ona doğru yürümeye başladı. Çok eski bir bina gibi görünüyordu. Durun! Rüyasında gördüğü adamın kıyafetlerinin renkleri bu binanın renkleriyle uyuşuyordu. Bu muhtemelen... Lukas mucizeye ulaşmak üzereydi.


Sigarasından bir nefes daha çekip binaya girdi. Pislik, böcekler... Gerçekten korkunçtu. Lukas kalın, sert sesiyle seslendi:

— Hey! Orada kimse var mı?


Bir adamın sesi duyuldu. Rüyasındaki adamın sesiydi.


Ve Lukas ona doğru gitti. Ses bir teypten geliyordu. Birisi Lukas ile oyun mu oynuyordu?


Teyp kaydediciye yaklaşırken başka bir mektup buldu. Bu sefer mektup karısı Emma tarafından yazılmıştı. Mektup karşısında şok olan ve öfkelenen Lukas, birinin onunla oyun oynadığını düşündü. Hepsi sadece bir oyundu...


Hemen karısının ve oğlunun yaşadığı eve doğru yola koyuldu. Mantıklı bir açıklama yapması gerekiyordu.


Günlerce süren yolculuğun ardından Lukas 2 kilo vermişti. Su ve yapraklardan başka bir şey bulamayan Lukas bitkin ve güçsüzdü. Ama şimdi eve gelmişti. İçeri girdiğinde kimse yoktu. Lukas hemen mutfağa gidip bir şeyler yedi. 2 gündür açtı.


Sonra polis sesleri duvarlardan yankılandı. Lukas tam kaçmak üzereyken, oğlu Jake bahçeye girdi. Babasına bir silah doğrulttu. Gözlerinde acı ve öfke vardı. Lukas'ı karnından iki kez vurdu.


Polis hemen geldi. Jake çocuk ıslahevine, Lukas ise hastaneye götürüldü. Bunu duyan Emma, ​​çocuk ıslahevindeki oğlunu görmeye gitti. Ama çok geçti. Oğlu kaçmıştı. Sonra Emma aceleyle hastaneye gitti. Olan her şeyden sonra belki de Lukas'ı hala seviyordu.


Emma hastaneye vardığında Lukas'ın durumunun kritik olduğunu öğrendi. Emma bile Jake'in Lukas'ı neden vurduğunu anlamadı. Birkaç saat kaldıktan sonra oğlundan bir mesaj aldı.

Mesajda şu ifadeler yer aldı:


"Anne, eğer bilseydin sen de aynısını yapardın. Benim için endişelenme. — Oğlun."


Bunu okuyan Emma oğlunu aramaya çalıştı ancak telefon kayıtları silinmişti. Ne yapacağını bilemeyen Emma, ​​Lukas'ın ilk kez kullandığı sigarayı alıp içti...


Lukas yoğun bakımdayken o kokuyu aldı ve aniden gözlerini açtı. Görünüşe göre onu hayata döndüren sigara kokusuydu. Gerçek bir psikopat!


Doktorlar hemen toplandılar. Emma elinde sigarayla koşarak bir şey olduğunu düşündü. Ama Lukas'ın gözlerini açtığını ve sadece şunu söylediğini söylediler:

— Yak onu…


Emma hafifçe gülümsedi ve şöyle dedi:

— Tam bir psikopat…


Lukas normal odaya alındığında, polis onu hapse atmak üzere oldukları için etrafını sardı. Emma polislerden sadece iki dakika istedi.


— Lukas, Jake seni neden vurdu? — diye sordu şaşkınlıkla.

Ancak Lukas sert bir cevap verdi:

— Bilmiyormuş gibi davranma. Onu sen yaptın!


Emma sinirlendi:

— Saçmalıyorsun! Oğlumun babasını vurmasını sağlayacak kadar aptal değilim! — diye bağırdı.


Lukas dedi ki:

— Hangi oğlum? Üvey oğlum mu?!


Emma sabrını yitirdi ve ona tokat attı. Sesi duyan polis Emma'yı odadan kovdu.


Birkaç gün sonra Lukas'a 2 yıl 15 gün hapis cezası verildi.

Bir somun ekmek çaldığı için…

Sizce bu adil bir ceza mıydı?


Emma polise gitti ve onlara oğlu Jake'ten gelen mesajı anlattı. Ama hiçbir kanıtı yoktu. Polis ona inanmadı. Ancak Jake kaçtığı için bunun mümkün olabileceğini düşündüler ve numaranın kime ait olduğunu araştırmaya başladılar.


Lukas'ın sakalı çenesini geçmişti. Hapishaneye ilk adım attığında kendini özgür hissediyordu. Aylardır böyle bir yerde ne yatak ne de yemeği vardı. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı.


Sonra 195 boyunda uzun boylu bir adam yanına yaklaştı:

— Hoş geldin. Bu gülümsemenin sebebi ne dostum? - dedi.

Herkes gülmeye başladı. Lukas içinden şu şekilde düşünüldü:


"Tıpkı dizilerindeki gibi... tıpatıp aynısı."


Çantasını uzatma üzerine koydu.


Ama uzun boylu adam onu ​​rahat bırakmadı:

- Hey! Bir? uzantısın yerde yalan söyleyemezsin!


Lukas: — Nerede yatacağım?

Adam: — Yere tabii ki! Senin gibi insanlar yere atıyoruz. Orası senin yerin!


Gülerek Lukas'ın çantasını, yastığını ve battaniyesini yere fırlattı ve sonra kendinden emin bir şekilde baş koltuğa oturdu.


Lukas: — Adın ne kardeşim?

Derin, ağır sesli adam:

— Haha, kardeşim? En iyi ihtimalle kölem olur.

Benim adım Frank. Burada patron benim. Yerini bil!


Lukas'ın son sigarasını Frank'e uzatır:

— Bunu al ve beni bir süre yalnız bırak. Düşünmem gerek.


Frank tek bir sigarayla ikna oldunuz mu?


— Bu ne? Şaka mı yapıyorsun? Dur! Bu... Amerika'daki en nadir ve en popüler sigaralardan biri değil mi?!

Tamam... Sana iki gün verin. Ondan sonra işimiz var! — dedi Frank ve sigara tuvaleti için tuvalete gitti.


Oradaki herkes şaşkınlıkla Lukas'a bakıyordu.

Lukas: — Hayır? Bunu hiç görmedin mi?

Siz insanların dış haklarına göre yargılamayı seviyorsunuz ama sonra şaşırıyorsunuz.

Sen en otomotiv bilirsin…


Lukas'ın uzunluğuna uzanmış, aile fotoğrafına bakılıyor ve üretilmeye başlıyor.

"Neden bunu yaptın oğlum? Neden?" diye fısıldadı kendi kendine.


Tam o sırada Frank, uzun boyuyla tekrar Lukas'ın yanına geldi ve sordu:

— Hey, bir tane daha ver, bir sigara.


Ama Lukas'ın hiç parası kalmamıştı.

— Daha fazla yok bende. İki gün yeter dedin. Beni rahat bırak, dedi Lukas.


Ancak Frank, sert bir ifadeyle Lukas'ın elindeki fotoğrafını yırttı.


"Piç! Kalk yanına!" diye bağırdı ve Lukas'ı çekti.


Lukas'ın hiç gücü kalmamıştı. Battaniyesini ve yastığını alıp değiştirme köşelerine saklandı, sıcaklık rejimi.


favorite
coins
0 likes
Be the first to like this issue!
swap_vert
#1
Dark Miracle
0 Likes
7 Reads
0 Comments

X
Never miss what's happening on Penana! Close