Kael'in kolundan fışkıran kan, havada titrek bir hat çizerek keskin bir hançere dönüştü. Hançerin ucu, gölgemsi yaratığın göğsüne doğru sallanarak ilerledi ancak yaratık beklenmedik bir çeviklikle yana atıldı. Hançer, yaratığın omzunu sıyırarak kaldırım taşına saplandı ve anında buharlaşarak kayboldu.
Yaratık, keskin dişlerini göstererek tısladı ve Kael'e doğru atıldı. Kael panikle geri sendeledi. Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştı. Reklam metinleri yazmakla fantastik bir canavarla savaşmak arasında dağlar kadar fark vardı. İçindeki "Sistem" ona bir güç vermişti ama bu gücü nasıl kullanacağını henüz tam olarak bilmiyordu.
Gözlerinin önünde beliren yarı saydam pencere titrek bir şekilde canavarın zayıf noktalarını işaret ediyordu ama Kael doğru hamleyi yapmakta zorlanıyordu. Yaratığın pençeleri havada ölümcül birer orak gibi savruluyordu. Kael, içgüdüsel olarak kollarını kaldırarak yüzünü korumaya çalıştı. Keskin bir acı hissetti. Yaratığın pençelerinden biri kolunu sıyırmış, derin bir çizik bırakmıştı.
Acıyla inledi. Kanı hızla akıyordu. Kan Kontrolü... Zihninde beliren yeteneği hatırladı. Derin bir nefes alarak kolundaki kanı odaklamaya çalıştı. Ancak panik ve acı, zihnini bulandırıyordu. Birkaç damla kan havada titrek bir şekilde yükseldi ama kararsızca dağıldı.
Yaratık, Kael'in acizliğini fark etmiş gibi üzerine atıldı. Kael, son bir çabayla geriye doğru yuvarlandı ve bir çöp konteynerinin arkasına sığındı. Kalbi deli gibi atıyordu. Bu böyle olmayacaktı. Eğer hayatta kalmak istiyorsa, bu gücü kontrol etmeyi öğrenmek zorundaydı... HEMEN.
Gözlerini kapadı ve zihnini boşaltmaya çalıştı. Kolundaki kanın akışını hissetmeye odaklandı. Yavaş yavaş, kanın sıcaklığını ve akışını daha net hissetmeye başladı. Zihninde bir hançerin keskin hatlarını canlandırdı.
Gözlerini açtığında, kolundaki kan yavaşça kıvrılmaya, yoğunlaşmaya başladı. Önce titrek bir çizgi belirdi, sonra bu çizgi kalınlaşarak minik bir bıçağa dönüştü. Hala çok küçüktü ama bir başlangıçtı.
Yaratık, saklandığı yerden çıkması için çöp konteynerini tırmalamaya başladı. Kael, elindeki minik kan bıçağını sıkıca kavradı. Bıçak titriyordu ama Kael'in iradesi de titrek olsa da kararlıydı.
Yaratık konteynerin üzerinden atlarken, Kael tereddüt etmeden elindeki kan bıçağını savurdu. Bıçak, yaratığın bacağına isabet etti. Derin bir kesik olmasa da, yaratığı dengesizleştirmeye yetmişti. Yaratık acıyla sendelerken, Kael bir fırsatını bulup hızla ayağa kalktı ve koşmaya başladı.
Yaratık öfkeyle peşine takıldı. Kael, hem kaçıyor hem de kanını kontrol etmeye çalışıyordu. Her denemesinde daha fazla kanı şekillendirebiliyordu ama hala istediği gibi bir silah oluşturmaktan çok uzaktı. Bu kaçış ve hayatta kalma mücadelesi, onun için zorlu bir eğitimdi.
Nefes nefese ara sokaklarda koşan Kael, arkasından gelen ürkütücü tıslamaları duyabiliyordu. Gölge Avcısı pes etmeye niyetli değildi. Bir yandan kaçarken, bir yandan da zihninde beliren o garip pencereye odaklanmaya çalıştı. Dün geceki olaylardan sonra bu pencere birkaç kez daha belirmişti. Sanki içindeki yeni bir parçasıydı.
Zihninde beliren yazıları okumaya çalıştı:
Durum Penceresi
Ad: Kael Seviye: 1 Sınıf: uyanmış Güç: 7 Çeviklik: 5 Dayanıklılık: 6 Zeka: 14 (Normal İnsan Ortalama: 10) Yetenekler: Kan manipülasyonu (Seviye 1): Kullanıcının kendi kanını basit şekilde katılaştırmasına ve manipüle etmesine olanak tanır. Kontrol seviyesi arttıkça oluşturulabilecek şekillerin karmaşıklığı ve gücü artar (kontrol %6). Zayıflıkları Görme (Pasif): Rakiplerin zayıf noktalarını görsel olarak algılama yeteneği. Şu anda tam potansiyelinde değil. Sistem Puanı: 100
"Durum Penceresi mi? Seviye? Güç?" Kael koşarken kendi kendine mırıldandı. Zekasının normalin üzerinde olduğunu gösteren bu garip pencere, ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Belki de bu "Sistem" denilen şey, bu yeni gerçekliğin kurallarını gösteriyordu. Ve "Kan Kontrolü"... belki de bu yeteneği geliştirerek daha güçlü silahlar oluşturabilecekti.
Köşe başında hızla dönerken, arkasındaki tıslama sesi yaklaştı. Kael, dar bir çıkmaz sokağa girdiğini fark etti. Lanet olsun!
Gölge Avcısı, sokağın girişinde belirdi. Gözleri öfkeyle parlıyordu. Kael'in kaçacak hiçbir yeri kalmamıştı. Derin bir nefes aldı. Tamam, korkmak işe yaramayacaktı. Bu gücü kullanmayı öğrenmek zorundaydı.
Kolundaki çizikten sızan kanı odaklamaya çalıştı. Zihninde keskin, ölümcül bir şekil canlandırdı. Bu sefer daha kararlıydı. Kanı daha net hissedebiliyordu. Yavaş yavaş, kanı yoğunlaşmaya başladı. Önce ince bir iplik gibi uzadı, sonra kalınlaşarak kısa, titrek bir kılıç formunu aldı. Hala mükemmel değildi ama bir hançerden çok daha iyiydi.
Gölge Avcısı üzerine atılırken, Kael titreyen eliyle kan kılıcını kaldırdı. Bu sefer kaçmayacaktı. Savaşacaktı.
ns18.188.99.196da2