Lara gözlerini açtığında, odasının içi loştu. Ama bu sefer, her şey biraz daha canlı gibiydi. Perdenin arasından süzülen sabah ışığı, odanın içinde yavaşça yayılıyordu. Tavandaki küçük çatlaklar, kitaplarının düzenli sıralanışı, komodinin köşesine bıraktığı su bardağı…
Her şey aynıydı. Ama Lara onları ilk kez gerçekten görüyormuş gibi hissetti. Alarm çalmadan uyandığını fark etti. Vücudu daha hafifti, sanki göğsünde bir süredir taşıdığı o baskı biraz gevşemişti. Yavaşça doğruldu ve yatağının kenarına oturdu. Ayağını yere koyduğunda, zeminin serinliği onu ürkütmedi. Dün gece ne olmuştu?
Her şey aynıydı. Ama kendisi… belki de çok küçük bir şekilde değişmişti. Yavaşça mutfağa gitti. Kahve makinesine dokunduğunda, soğuk metalin tenine hissettirdiği o hafif ürpertiyi fark etti. Dün olsa bunu fark etmezdi. Belki de, gerçekten buradaydı artık.
Kahvesini hazırlarken, burnuna dolan kokuyu içine çekti. Özellikle kokusunu içine çekmeye çalışmadığını fark etti. Sadece… oldu. Bardak dolarken, Lara’nın yüzüne bir gülümseme yayıldı. Küçük bir şeydi. Ama gerçekti.
Tam kahvesini alıp odasına geçecekti ki, telefonu titredi. Ela’ydı.
“Dün bir şey demedin ama nasılsın?”
Lara, ilk kez bu mesajı içgüdüsel olarak okumadı. Gerçekten okudu. Ela merak ediyordu. Ve Lara, dün gece olduğu gibi kaçmak yerine… cevap vermek istediğini fark etti.
"İyiyim. Gerçekten."
Göndermeden önce birkaç saniye ekrana baktı. Sonra gülümsedi. Ve gönder tuşuna bastı. Lara mutfağa döndüğünde, annesinden bir mesaj daha geldiğini fark etti.
"Lara, bugün seni arayayım mı? Biraz konuşalım."
Daha önce, böyle bir mesaj alsa cevap vermeyi ertelerdi. Ama bu sabah… gerçekten konuşmak istediğini fark etti. Kendi sesini duyurmak. Gerçekten bir sohbete dahil olmak. Ve içinden gelen hisleri paylaşmak.
Kahvesinden bir yudum aldı. Tat… vardı. İlk defa, onu gerçekten hissetti. Ve Lara, içinde bir şeylerin kıpırdadığını fark etti. Bu, başlangıçtı.
Lara, kahvesini alıp pencerenin önündeki sandalyeye geçti. Telefon hâlâ elindeydi. Annesinin mesajını tekrar okudu.
"Lara, bugün seni arayayım mı? Biraz konuşalım."
Eskiden olsa, cevabı ertelerdi. Ama bu sabah bir şey farklıydı. Gerçekten konuşmak istiyordu.
"Evet, arayabilirsin."
Birkaç saniye içinde telefon çaldı. Lara derin bir nefes aldı ve açtı.
"Anne."
"Lara!" Annesinin sesi her zamanki gibi sıcaktı. "Ah, sonunda biraz vakit buldun! Nasılsın?"
"İyiyim." Lara bunu söylerken, ilk defa gerçekten iyiyim demek istediğini fark etti.
Annesi mutlu bir nefes verdi. "Dün yazlık evi konuşurken biraz heyecanlıydım, fark ettin mi?"
Lara hafifçe gülümsedi. "Fark ettim."
Eskiden olsa bu noktada konuşmayı bitirirdi. Ama bu sefer… gerçekten ne hissettiğini söylemek istedi.
"Biraz garip geldi aslında." dedi dürüstçe.
Annesi şaşırmış gibiydi. "Neden?"
Lara pencereden dışarı baktı. Kelimeyi doğru seçmek istedi.
"Sanırım artık bazı şeyleri eskisi gibi hissetmiyorum." dedi sonunda.
Annesi birkaç saniye sessiz kaldı. Lara devam etti.
"Yani, yazlık evi düşündüğümde aklıma hep eski anılar geliyor. Çocukken nasıl mutlu olduğum, nasıl rahat hissettiğim… Ama dünkü haberden sonra fark ettim ki, eskiden mutlu olduğum bir şeyin şimdi de beni mutlu edeceğini düşünerek yanılmışım."
Annesi yumuşak bir şekilde güldü. "Bu kötü bir şey mi sence?"
Lara bir an düşündü. Eskiden olsa, bu soruyu geçiştirirdi. Ama şimdi… Sanırım değil.
"Bilmiyorum." dedi ama bu kez cevap vermekten kaçınmak için değil, gerçekten bilemediği için.
Annesi gülümsedi. Sesinden anlaşılıyordu.
"Bak Lara, ben de bazen eskiye dönmek istiyorum. O yıllardaki gibi olmak, eskisi gibi hissetmek… Ama bunu yapamıyoruz. Çünkü değişiyoruz."
Lara başını hafifçe eğdi. Değişiyoruz. O kelime, içinde bir yerlere oturdu.
"Bence," dedi annesi, "kendine şunu sormalısın: Şu an seni ne mutlu ediyor?"
Lara bir an için gözlerini kapattı. Şu an? Birkaç ay önce olsa, buna bir cevap veremezdi. Ama şimdi, gerçekten hissettiği birkaç küçük şey vardı. Bu sabah kahvenin kokusu. Ela'ya içgüdüsel olarak mesaj atmak. Şimdi burada, gerçekten bir sohbetin içinde olmak.
Lara gülümsedi. "Sanırım bunu yeni yeni keşfediyorum."
Annesi içtenlikle, "Bu çok güzel bir şey." dedi.
Ve ilk kez, Lara da buna katıldı.
Telefonu kapattığında, Lara biraz daha hafif hissetti. Şimdi, annesiyle konuşurken eskisi gibi değildi. Bu, küçük bir adımdı. Ama önemliydi. O sırada, telefonu tekrar titredi. Ela’dan bir mesaj gelmişti.
"Dün geceyi konuşmadık. Söyle bakalım, gerçekten iyi misin?"
Lara bir an düşündü. Gerçekten iyi miydi? Eskisi gibi değil. Ama farklı bir şekilde evet.
"Evet. Gerçekten."
Ela’nın cevabı anında geldi. "Şimdi şok oldum. Cidden iyi misin? Bunu gerçekten hissettin mi?"
Lara, kahvesinden bir yudum aldı. "Evet. Sadece... biraz farklı hissediyorum. Ama bu kötü değil."
Ela birkaç saniye sonra cevap verdi. "Bunu söylemene sevindim. Cidden. Bu akşam konuşalım mı?"
Lara başını salladı, sanki Ela onu görebilirmiş gibi. "Evet. Konuşalım."
Lara telefonu masaya bıraktığında, ilk defa içindeki boşluğun tamamen dolmadığını ama artık korkutucu da olmadığını fark etti. Belki de mesele, kendini sürekli tamamlamaya çalışmak değildi. Belki de mesele, eksikliklerine rağmen var olmaya devam etmekti. Ve bu sabah, ilk kez gerçekten buradaydı.15Please respect copyright.PENANANgiRIakZoc
15Please respect copyright.PENANAMKW8irBKkn
15Please respect copyright.PENANAyRxWHgE5ck
Ela telefonu kapattığında, Lara’ya dönüp gülümsedi. "Tamam, bir saat içinde orada buluşuyoruz."
Lara başını salladı. “Nereye gidiyoruz?”
Ela göz kırptı. "Spontane bir plan yapıyoruz, hatırlıyor musun?"
Lara hafifçe gülümsedi. Evet, hatırlıyordu. Eskiden böyle planlar onu huzursuz ederdi. Ne yapacağını, ne konuşacağını bilememek... O belirsizlik, onu hep bir adım geri çekilmek zorunda hissettirirdi. Ama bu sabah, bir şey farklıydı. Bu kez sadece gitti.
Ela ve Lara, bir kafeye doğru yürürken, Ela bir anda durdu.
"Tanıdık bir yüz gördüm!"
Lara başını kaldırdı. Karşı kaldırımda, bir adam bir kafede oturuyordu. Ela hızla ona doğru yöneldi.
“Mehmet mi o?”
Lara kaşlarını çattı. Mehmet…? Sonra hatırladı. Üniversiteden eski bir arkadaşları. Eskiden çok iyi anlaşan ama zamanla uzaklaştıkları biri. Ela çoktan yanına gitmişti. Lara duraksadı. Bu gibi anlarda, eskiden hep ne yapardı? Arka planda kalır, sohbetin içine tam olarak girmez, gözlemlerdi. Ama bu kez, bilinçsizce adımını attı ve Ela’nın yanında durdu.
"Mehmet!" dedi Ela, sanki yıllardır görüşmemişler gibi.
Mehmet başını kaldırdı, bir an boş boş baktı ve sonra gülümsedi. “Ela? Aa, inanmıyorum!”
Ela kahkaha attı. “Lara da burada!”
Mehmet, Lara’ya dönüp içten bir gülümseme gönderdi. Eskiden olsa, Lara bu anda biraz gerilirdi. Ama şimdi, o gülümsemeye içten bir gülümsemeyle karşılık verdi.
"Mehmet, nasılsın?"
Cümle, kendi kendine dökülmüş gibi çıktı ağzından. Ne söylemesi gerektiğini düşünmemişti. Ve işin garibi, Mehmet’in cevabını merak ettiğini fark etti.
Mehmet onlara masayı işaret etti. “Hadi oturun, oturalım mı?”
Ela hemen sandalyeye geçti. Lara da içgüdüsel olarak oturdu. Eskiden, böyle anlarda Lara’nın zihni hep dolu olurdu: Ne demeliyim? Ne sorulacak? Doğru tepkiyi verecek miyim? Ama şimdi, sadece… buradaydı.
Mehmet konuşmaya devam etti. “Ne yapıyorsunuz, neler yapıyorsunuz? Yani gerçekten... yıllardır görüşmedik!”
Ela hemen atıldı. “Ben bildiğin gibi, iş güç falan ama Lara… Hadi Lara, sen anlat.”
Lara gözlerini kırptı. Eskiden olsa topu Ela’ya geri atardı. Ama bu kez… Sadece konuştu.
"Sanırım bazı şeyleri yeniden keşfediyorum."
Mehmet merakla kaşlarını kaldırdı. “Nasıl yani?”
Lara omzunu silkti. İlk kez bir sohbetin içindeydi ve burada olmaktan çekinmiyordu.
“Bazen bir şeylerin değiştiğini fark etmiyorsun. Ta ki bir noktada, eskisi gibi olmadığını anlayana kadar.”
Mehmet başını salladı. “Aslında doğru. Bazen kendini kaybediyorsun ve farkına bile varmıyorsun.”
Ela içkisini karıştırdı. “Lara şu an yeniden kendini bulma sürecinde.”
Mehmet gülümsedi. “Güzel. Çünkü bence senin her zaman kendine has bir tarzın vardı.”
Lara bir an durdu. Eskiden, böyle bir cümlede sıkışır kalırdı. Ne diyeceğini bilemez, rahatsız olurdu. Ama bu kez… Sadece gülümsedi.
“Teşekkür ederim.” dedi. Ve gerçekten teşekkür ettiğini hissetti.
Bir saat boyunca sohbet ettiler.
Lara, ilk kez ne söylediğini düşünmeden konuştuğunu fark etti. İlk kez, sadece “orada” oldu. Mehmet sohbet arasında bir noktada, “Şimdi fark ettim, Lara’yla eskiden de çok sohbet ederdik ama hiç bu kadar rahat konuşmamışız.” dedi gülerek.
Lara kaşlarını kaldırdı. Bunu kendisi de fark etmişti. Ela kahkaha attı. “Lara şu an hayatının yeni bir sezonuna girdi, tabii ki fark edilir.”
Lara gülümsedi. Belki de gerçekten yeni bir sezon başlamıştı. Ve bu kez, içinde gerçekten hissettiği bir şey vardı. Memnuniyet.
ns3.16.47.72da2